T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI
Web sitemizi ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.
Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.
Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.
Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.
Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;
İşlevsel: Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.
Oturum Çerezleri (Session Cookies) |
Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır. |
Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:
Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresi ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.
Kanunun ilgili kişinin haklarını düzenleyen 11 inci maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.
Mut etrafı dağlık, doğudan Silifke, kuzeyden Karaman, batıdan Ermenek, güneyden Gülnar ilçeleriyle çevrili şirin bir yerdir. Gerek arkeolojik, gerek sanat tarihi bakımından önemli eserleri bulunan büyük ve çok eski bir şehir harabesi üzerine kurulmuştur. Eski çağ Yunan, Roma, Bizans, Arap-İslam, Selçuk, Karamanoğulları ve Osmanlı devirlerini sırayla yaşamıştır. (AREL, Mehlika. S,241)
Mut, Roma kolonisi olarak İmparator Augustus tarafından emekli askerleri yerleştirmek için kurulmuştur. Bu dönemdeki ismi ise CLAUDO POLİS’dir.(Kurt, Mehmet. s,2662) Şehrin Mut adını alması ile ilgili birkaç farklı rivayet vardır. Bunlardan birincisi Hititler zamanında şehrin adının Yenişehir anlamında “Yenika” veya “Yenikand” idi. (Tarih ve Tarımıyla Mut.s,12)
İkincisi ise Seleukosların komutanı olan MUTS ‘dan almıştır.(Atlay Neşri.s,69-70) Evliya Çelebiye göre Karamanoğlu Yakup Bey Mut kalesini Rumların elinden almak için kaleye yaptığı hücumda askerlerinin tamamın şehit olması üzerine buraya DARÜ'L-MEVT denilmiş, o da zamanla halk tarafından MUT olarak adlandırılmıştır.(Seyahatname C.IX s,316) Bilge Umar ise Mut adının Luwi dilinde “Vadi” kelimesinde geldiğini söylemektedir.
Kurtuluş savaşı yıllarında Mersinde ilk Kuvayı Milliye Birliği Mut’ta kurulmuş ve işgal edilen komşu İlçelere yardım edilmiştir. Bu yüzden Mustafa Kemal Atatürk Mut Müftüsü Nadir Efendiye ( Nadir ATLAY ) tebrik telgrafı göndermiştir.
COĞRAFİ DURUM
Mut İlçesi Toros dağları eteklerinde, Göksu Nehri kıyılarında kurulmuştur. Kuzeyinde Karaman ili güneyinde Silifke ve Gülnar Batısında Ermenek Doğusunda Erdemli ile çevrilidir. Mersin-Karaman Devlet karayolu (D-715) üzerinde ve 250-300 rakımda yerleşimi bulunmaktadır. İlçenin yüzölçümü 2.518 km2.dir. Mersin ili topraklarının %16 sına sahiptir. Akdeniz iklimi ile karasal iklimin karakteristik özelliğini taşıyan İlçede, yazları kurak ve sıcak, kışları ılık ve yağışlı geçer.
KARACAOĞLAN VE MEZARI
17. yüzyılda yaşamış olan Karacaoğlan’ın doğum tarihi ve doğum yeri hakkında, birçok kaynakta farklı tarihlere ve yerlere rastlanmaktadır. Cahit Öztelli’nin şair hakkındaki bilgilerin en eski ve en sağlamı olduğunu söylediği Akşehirli Ahmet Hamdi Efendi’nin hatıra defterinden naklettiğine göre babası Kara İlyas’tır ve Varsak kazasında dünyaya gelmiştir. (Öztelli, 1970.21-22).
Karacaoğlan’la ilgili Rivayetlerin verdiği bilgiler; şairin Feke ilçesinin Gökçe, Bahçe ilçesinin Varsak, Kilis'in Zobular köyünde doğduğu noktasında. Yani birbirine oldukça yakın köylerde, küçük bir bölgede yoğunlaşıyor. Karacaoğlan’ın nereli ve kim olduğu ile ilgili çok farklı bilgilerle karşılaşılmasının en büyük sebebi Karacaoğlan’ın çok sevilmesi dolayısıyla farklı bölgelerce sahiplenilmesidir.(Soylu, 1996 )
“Kozan’ın Farsak köyünden kalkarak Anadolu’yu dolaşan TOROS yaylalarında karar kılan, ister Ayşe, Fadime, elif olsun, ister Karacakız. Her gittiği yerde her uğradığı obada güzelleri dilinden düşürmeyen, Mut’a geldiği günde:
Burcu burcu kokar durur
Mut’un gülleri gülleri…
Bülbül gibi şakır durur
Tatlı dilleri dilleri…
Diyerek, sazını inleten, yüreğini coşturan hangi Türkmen kızı…
Az ötedeki Çukurköylü Türkmen kızı Karacakız mı? Şimdi bir tepede Karacaoğlan’ın, öbür tepede Karacakız’ın mezarı…(Önder, s.29)
Özellikle gazeteci (matbaacı ) Sıtkı SOYLU nun yaptığı çalışmalar sonucunda KARACAOĞLAN’IN Mezarının Mut’ta olduğu belgelenmiştir. Ve Çınaraltı Parkında Mut' lu Heykeltıraş Prof. Hüseyin GEZER tarafından yapılan Karacaoğlan heykeli 8 Haziran 1973 günü Mut Karacaoğlan şenlikleri sırasında törenle açılmıştır. (Bu heykel Türkiye de dikilen ilk halk ozanı anıtıdır) Ayrıca;15 Kasım 1997 Cumartesi günü Karacaoğlan(Çukur ) mahallesin de ozanımızın kendi adını taşıyan tepe üzerinde yapılan anıt mezarının açılışı yapılmıştır.
Yine soylunun girişimleri ile 1962 yılında Mut’a ilk “Karacaoğlan” şenlikleri düzenlenmiş ve günümüze kadar gelmiştir.
MUT KALESİ
Oldukça çok eski bir tarihe sahip olan Kale, muhtelif zamanlarda onarılarak bir çok tadil ve ilâvelerle Osmanlılar devrine kadar intikal etmiş bilâhare de hiç bir fonksiyonu kalmaması üzerine terk edilmiştir. Kale, dış ve iç olmak üzere iç içe iki kısımdan ibarettir. Dış kalenin bugün nerelerden geçtiği, kapladığı saha ve plânı bilinmemektedir. (AREL, Mehlika.s,)
Kale doğudan batıya doğru uzanan dikdörtgene yakın bir arazi parçası üzerine kurulmuştur. Kalenin dokuz tane burcu olmasına rağmen bu gün dört tanesi kalmıştır. Kalenin ana kapısı kuzeydedir bundan başka kalenin güneyinde iki kapı daha vardır. Evliya Çelebinin Kıble kapısı kapatılmıştır dediği “Kıtlık Kapısı” (kitabesiz) ve “Eski Hükümet Konağı Kapısı” (Kitabeli) (Atlay, Neşri. s,63)
ALAHAN MANASTIRI
Evliya Çelebi'nin "Ustasının elinden yeni çıkmış gibi duruyor" diye anlattığı Alahan Manastırı, Mut-Karaman karayolunun 20. kilometresindedir. Orta Toroslarda 1300 m. yükseklikte ve Göksu Vadisine bakan dik bir yamaca oturtulmuştur. M.S. 440-442 yıllarında yapılmış olduğu tahmin edilen Alahan Manastır Külliyesi, Batı Kilisesi, Manastır, Doğu Kilisesi, kayalara oyulmuş keşiş odacıkları ve çevredeki mezarlardan oluşmaktadır. Kilise binaları, Ayasofya Müzesi ile ortak mimari özellikleri taşımaktadır. Süslemesinde usta bir taş oymacılığı görülür. (Köse, Ensar. s, 583)
Hıristiyanlığın Kapadokya ve Likonya (Konya)' da yayılması sırasında bu yeni dini kabul edenlerin takibe uğraması, inanmayanlar tarafından öldürülme korkusu, Hz. İsa'ya inananları dağlık bölgelerdeki mağara kaya oyuklarında ibadete zorlamıştır. St. Paul ve yine Tarsus'ta yaşamış Hıristiyan öncülerinden Barnabas ile birlikte Hıristiyanlığı yaymak için Konya-Kapadokya ve Antalya-Antakya'ya kadar maceralı yolculuklar yapmıştır. İşte bu iki Hıristiyan Aziz'in gezileri sırasında konakladıkları her yerde anılarına mabetler yapılmıştır. Alahan Manastırı bunlardan biridir.
İlk kilise korint başlıkla iki dizi sütunla üç nefe ayrılmıştır. Narteksten ana mekâna geçilen kapının atkı ve yan dikmeleri kabartmalarla süslüdür. St. Paul, St. Pierre figürlerinden başka bir çelengi taşıyan altışar kanatlı Cebrail, Mikail'in simgesel yaratıkları ezişi, kükreyen aslan, kartal ve öküz sembolleri, İncil yazılarının tasvirleri, üzüm salkımları, asma yaprakları ve balık motifleri zengin bir şekilde tasvir edilmiştir.
Kiliselerin doğusundaki geniş avlunun güneyinde dinsel törenlerin yapıldığı dehliz, 11 m. uzunluğunda kemerli ve sütunlu bir galeri şeklindedir. Galerinin ortasında kalabalık kabartma süsleme ile her yanı işli büyük bir niş bulunmaktadır. Galeride apsisli vaftizhane ve karşısında Alahan Manastırının en görkemli yapısı olan mezarlar bulunmaktadır. Bu mezarların kuzey duvarı kayaya yontulmuş, üst örtüsü yoktur. Ana nefin ortası ilginçtir. Burası paye ve sütunlara oturan dört kemerle örtülü kare planlı bir kule biçimindedir. Kule yukarıda sekizgene dönüştürülmüştür. Kapı çerçevesi süslüdür.
KİLİSETEPE (MALTEPE) HÖYÜĞÜ
Mut İlçe merkezinin yaklaşık 19 kilometre güney doğusunda Kışla Köyü sınırları içinde Karaman-Mut- Silifke yolunun 500 metre güneyindedir. Elde edilen buluntulardan hareketle Kilisetepe’nin gü nümüzden yaklaşık 7000 yıl önce bir yerleşim yeri olduğu tespit edilmiştir.(Kurt,Mehmet.s,64-65)
MAVGA KALESİ
Mut’ a yaklaşık 16 km. uzaklıkta olup, Kozlar Yaylası yakınındadır. Doğu yönünde Eyre dağına bitişiktir. Sağlam kalan tek burcundaki kitabeye göre Alaattin Keykubat’ın emri üzerine 1230 yıllarında Mimar Tuğrul tarafından yapılmıştır. Yüksekliği 150 metredir. Son yıllarda fotoğraf sanatçılarının ilgi odağındadır. (Köse, Ensar. s, 577)
DAĞPAZARI (KESTEL) KİLİSESİ (CORAPİSSUS)
Mut’un kuzeybatısında, Mut’a 35 km uzaklıktaki Dağpazarı mahallesindedir. Eski adı Kestel olan Dağpazarı’nın Antik dönemdeki ismi Coropissos’dur. Karaman’dan Silifke’ye inen bir antik yol üzerinde oluşu eski kente ayrı bir önem verildiğini göstermektedir. Kilise, Dağpazarı Mahallesi yerleşim alanı içerisindedir 1875 yılında İngiliz gezgin Davis ve 1890 yılında Headlam ve W. Ramsay tarafından incelenmiş ve yapıların planları çıkarılmıştır.
1957–1958 yıllarında İngiliz Arkeolog M. Gough tarafından kazı yapılmış ve ‘bazilika kalıntısı, yanında vaftiz binası,kilise yapısı(sadece temelleri görülebilmekte), sur dışında bazilika, Bizans dönemine ait bir ev’ ortaya çıkarılmıştır.
MS 5. yüzyıl dönemlerine ait, üç nefli, yan duvarları ve apsisinin büyük kısmı ayakta kalmış kilise kalıntıları ile yine aynı döneme ait 15.00x 5.50 ölçüsünde bir alanı kaplayan renkli taban mozaikleri bulunmaktadır. Köyün güneyindeki vadide ise kaya mezarlarının bulunduğu necropol sahası bulunmaktadır. Köylüler tarafından soğuk hava deposu olarak kullanılan sarnıçlar vardır.( F.Yıldız , M.Yakar , K.Pınar ,H.M.Yılmaz)s,1
TAŞ HAN
İlçe merkezinde Doğancı mahallesinde Han sokağındadır. Büyük ihtimalle İçel Mutasarrıfı Sunullah Paşa tarafından yaptırılmıştır. Vakfiyesi yoktur. (Köse, Ensar. s, 577) Dikdörtgen planlı eser han ve katırlık olmak üzere iki bölümden oluşur. Muhtelif zamanlarda tadil ve tahriplere uğrayan eser bu gün Ahmet oğlu Mehmet Arslan’ın mülkiyetindedir. (AREL, Mehlika.s,)
BALABOLU HAREBELERİ (ADRASOS)
Mut’un batısında, 40 kilometre uzaklıkta Yalnızcabağ Köyü yakınlarında Değirmenlik Yaylası’ndadır. Büyük bir antik yerleşim alanı olduğu görülmektedir. Ayakta hiçbir sağlam yapı kalmamakla birlikte çok sayıda lahit ve duvar kalıntıları bulunmaktadır.(Köse, Ensar. s, 598) Oyuzuzun Deresi’nin aktığı vadinin doğusunda yer alan sarp yamaç üzerinde inşa edilen ören yeri, yüzey bulguları itibariyle erken Roma ve Bizans dönemlerine ait olduğunu göstermektedir.
LAAL (LAL AĞA) PAŞA CAMİİ
Karamanoğulları İbrahim Bey'in emri ile Laal Paşa tarafından yaptırılmıştır. “ Kaza merkezinde Kal e mahallesinde, tek kubbeli ve son cemaat mahalli bir camidir. Muhtelif devirlerdeki onarımlarla bugün ayakta ve hizmete açıktır. Dikdörtgen plân üzerine inşa edilen mabet dıştan, 18X21, içten 11.45X18.70 ölçüsün dedir. Caminin kuzey cephesinde, beş kubbeli son cemaat mahalli vardır.
Kitabesine göre iki defa onarım gören caminin bahçesinde 2 adet Kümbet bulunmaktadır. Kümbetlerin birinde 3 , diğerinde ise 4 adet mezar bulunmaktadır. Evliya Çelebi Seyahatnamesi ‘ne göre Laal Paşa bu kümbetlerin birisinde yatmaktadır. Küçük Türbe Caminin bir metre doğusundadır. Caminin sekiz metre güneyinde ise kare plânlı kaide üzerinde yükselen sekizgen gövdeli “Hocenti” Türbesi vardır.
Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivinde Lal Paşa medresesi vakfına ait kaydı hakani örneğin Lal Paşa medresesi vakfı 1444 (H . 847) tarihlidir denmektedir. Her ne kadar Oktay Aslanapa «Karaman devri sanatı» isimli kitabında eserin 1356 tarihinde yapıldığını bildirirse de bu mabedin 1444 M. tarihinde inşa edildiğini bu kayıtlara göre katiyetle söyleyebiliriz. (AREL, Mehlika. s.242,244)
SARTAVUL HANLARI
Mut-Karaman karayolunun Toros dağlarını aştığı en yüksek nokta olan Sertavul belinin Mut tarafındadır. Mut' a 38 km. uzaklıktadır. Özellikle kış aylarında Yolcuların korunması ve konaklaması için Sartavul Beli'nin Mut ve Karaman tarafında 5' er km. arayla Tonoz örtülü birer han yapılmıştır. (Köse, Ensar. s, 580)
1960 yılı eylül ayında hanı ziyaret eden M. Kemal Özergin Selçuklu geç döneminde yapılan eserin kitabesinin okunamaz durumda olduğunu yazmıştır.(Anadolu ve Selçuklu Kervansarayları s,161)
DAĞ CAMİİ
Mut'un 2 Km. güney batısında “ Mut Öreni” köyünün 800 metre kuzey batısında tek kubbeli bir binadır. Bugün çok harap vaziyettedir. Civarında hiç bir bina bulunmayışı sebebiyle metruktür. Yalnız kuzey cihetinde Yunan veya Roma devrine ait olduğu tahmin edilen kalıntılar mevcuttur.
Kare plân üzerine inşa edilen bina dıştan 10.20 X 10.20, içten 8x8 ölçüsündedir. Kuzey batı köşesinde sade silmeli basit bir kapı bulunmaktadır. Kubbe, dördü beden duvarlarında, dördü de köşelerde yer alan (8) sivri kemerlerin tepe hizalarında dolaşan bir bordür üzerine oturtulmuştur. Bu eserdeki kubbeye geçiş ve kemer sistemi hemen hemen, Mut’taki; diğer binalarda rastlanmayan bir özellik arzeder. Halk arasında Dağ Camii adıyle anılan bina yapı cesameti bakımından küçük ebat ‘ta ve bir mescit karakteri arz etmektedir. Eserin kitabesi de vakfiyesi de yoktur.(AREL, Mehlika) s,246-247
Caminin gösterdiği yapı tarzı Anadolu Beylikleri tipindedir. (Atlay, Neşri.s,72)
ALAODA KİLİSESİ (MAĞARASI)
Alaoda Mağarası büyük olasılıkla Alahan Manastırı’yla aynı dönemde inşa edilmiş ve onunla bağlantılı bir manastır. Sarp bir vadinin yamacındaki Alaoda Kilisesi’ne ulaşmak için Mut- Karaman karayolu üzerindeki tabelayı bulmak gerekir. Daha sonra 500 metrelik sarp bir patika yolu izleyerek, önce kilisenin bulunduğu vadiye, sonra da kilisenin bulunduğu mağaraya ulaşılır. Vadinin iki yamacında da kayalara oyulmuş mekânlar bulunmaktadır. Göksu Vadisi’ni kuşbakışı seyreden Alaoda Kilisesi’nin tabanı mozaik, duvarları fresklerle süslüdür. Ancak gerek mozaikler, gerekse de freskler büyük ölçüde hasar görmüş ve tanınmayacak duruma gelmiştir.
MAĞARAS KİLİSESİ
Mut’un 17 kilometre kuzeybatısında yer alır Alaçam köyünün kuzeyindedir. Ulaşım Alaçam - Özlü (Dorla) yolu üzerindendir. Özlü (Dorla) mahallesinin hemen girişinden sağa ayrılan yoldan 4,5 kilometre sonra kilisenin olduğu tepenin önüne gelinir. Yerleşim bin 350 metre yüksekliğindedir. Alahan Manastırı ile karşı karşıyadır. Tepedeki yerleşim güneydoğu – kuzeybatı istikametli olarak inşa edilmiştir. Kilisenin apsisinin sadece temelleri kalırken apsisin arkasında yer alan sol taraftaki küçük yan oda biraz daha sağlam kalmıştır. Kapı lentoları üzerinde çerçevesi işlemeli çelenk içinde haç motifi bulunmaktadır. Tepe çok dik olduğu için taşlar aşağıya yuvarlanmıştır. Kilisenin taşları burada bulunan diğer yapıların taşlarından çok daha büyüktür.
SİNOBİÇ KALINTILARI
Mut İlçesinin 3 km kuzeyinde bulunan Yeşilyurt Köyü'nün sınırları içeresin de bulunan Sinobiç kalıntıları özellikle Ardıçtepe mevkiindedir. Roma dönemine ait çok miktarda lahit ve tepede 2 adet su sarnıcı ile duvar kalıntıları mevcuttur. Bazı kaynaklarda adı Dolisandos olarak geçen Sinobiç'in antik ismi kesin olarak belli değildir (Köse, Ensar. s, 597)
KIZIL MİNARE
Kızıl Minare Camisi de tarihi bakımdan önemli bir yapıdır. Mut-Ermenek karayolu üzerindeki Tekeli köyüne 4 km uzaklıktadır. Minaresi kırmızı renk tuğla ile örülen(kızıl minare ismi buradan gelmektedir.) bir cami ve caminin güneybatısında bir mezarlık yer almaktadır. Dikdörtgen planla 2 kemerli girişten sonra 2 küçük kapı yardımıyla 3 sıra kemerle 4 nefe ayrılan bir mekâna girilir. Üzeri düz dam olan çatı örtüsüyle birlikte minarenin büyük bir bölümü yok olmuştur. Minareye çıkan 8 merdiven bulunmaktadır. Caminin güneybatısında tarihi bilinmeyen ucu sivri ve sarıklı hece taşlı, moloz taşlarla örülü mezarların bulunduğu bir mezarlıkta yer almaktadır. 1990 yılında tabiat ve kültür varlıkları genel müd. Tarafından 1. Derece sit alanı olarak tescil edilmiştir.( Yıldız, F., Yakar, M., Zeybekc, E. K. M., Pınar, K., & Telci, A. ) s.1
NURE SOFİ TARBESİ
1518,1555,ve 1584 tarihli Evkaf (Vakıf) defterlerine göre Nure Sufi’nin (Nur Sofi) medfun bulunduğu (defnedildiği) türbenin Mut kazasında sıcanlı köyü yakınlarında değirmenlik mezrasında olduğu anlaşılmaktadır.(Ş.Çelik s,249) Nure sofu ölünce Mut’un değirmenlik yaylasına gömüldü. Üstüne ufak bir türbe yapıldı. Öreni hala duruyor.(Şikari Tarihi) Taş bina üzerine toprak dam ve ahşap çatıdan yapılmıış olan türbe ,bu günde aynı özellikleri korumaktadır. (Ş.Çelik s,249)
TARİHİ KÖPRÜLER
SÖĞÜTÖZÜ KÖPRÜSÜ: Söğütözü Yaylası’nda bulunmaktadır. İlçe merkezine 26 kilometre uzaklıktadır. Roma dönemine ait olduğu bilinmektedir. Elde köprüyle ilgili başkaca bilgi bulunmamaktadır.
KIRAVGA KÖPRÜSÜ: İlçe merkezine 45 kilometre uzaklıktaki Göksu Beldesi’ndedir. Göksu nehri
üzerine kurulmuş üç metre genişlikte, yaklaşık 50 metre boyunda, iki büyük kemerli taş köprüdür .Romalılar dönemine yapılan köprü Selçuklu ve Osmanlı döneminde yeniden inşa edilmiştir.
GENCELİ KÖPRÜSÜ: İlçe merkezine 8 kilometre uzaklıktaki Gençali Köyü’nde Pirinçsuyu üzerindeki kemerli köprü Anadolu Selçukluları dönemine aittir.
ESEN KÖPRÜSÜ: Kıravga Beldesi Esen mahallesindedir.
BECİ KÖPRÜSÜ: Beci(Çamlıca) mahallesini Çatakbağ mahallesine bağlayan yol üzerinde Selçuklu dönemine aittir.
HOCENTİ KÖPRÜSÜ: Derinçay mahallesinde bulunan köprü Anadolu Selçukluları dönemine aittir.
KADI KÖPRÜSÜ: Yöre halkı tarafından kazada görev yapmış bir kadı kızı tarafından yaptırıldığı rivayet edilen köprü Göksu Irmağı üzerinde inşa edilmiş kemerli taş köprülerdendir.
ÇÖMELEK KÖPRÜSÜ: Göğden Kanyonu içinde yer alan Çömelek Köprüsü ilçe merkezine 42 kilometre uzaklıktaki Çömelek Köyü’nde bulunmaktadır. 2000 yılında Tabiat ve Kültür Varlıkları Genel Müdürlüğü tarafından “anıt” olarak tescil edilmiştir.
YAPINTI KÖPRÜSÜ: Mut-Karaman yolunun 6. km’sinde Pirinç Suyu üzerinde kurulmuş bir köprüdür. Kitabesiz olan köprü üç göz üzerine inşa edilmiş, orta ayakların suyun geldiği tarafları “Domuz Burnu” denen bir teşekkülle sağlamlaştırılmıştır. Kesme düzgün taşlarla yapılmış olan köprünün Osmanlı devri eseri olduğu, içel Mutasarrıfı Hacı Sunullah Paşa tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Sel felaketi nedeniyle yıkılan köprü 1860’da yeniden yaptırılmıştır. Köprü, 1980 yılında Kültürel Eser olarak tescillenmiştir